1. Anasayfa
  2. Avrupa Tarihi

Uzak Sularda Kardeş Kavgası: Batılı Güçlerin Denizaşırı Mücadelesi

Uzak Sularda Kardeş Kavgası: Batılı Güçlerin Denizaşırı Mücadelesi
0

Uzak Sularda Kardeş Kavgası: Batılı Güçlerin Denizaşırı Mücadelesi

Portekizliler ilk keşif gezilerine kraliyet himayesinde çıkmışlardı. Buna karşın İngiliz müteşebbisler 1600’de kurulan Doğu Hindistan Kumpanyasının birleşik çatısı altında faaliyet gösteriyorlardı. Hisse ortaklığını esas alan kumpanyaya para yatıran tüccar ve yatırımcılar, bunun karşılığında Asya ile yapılan ticaret üzerinde tekel hakkı kazanıyorlardı. 1602’de Amsterdam’da kurulan başka bir şirket, Birleşik Doğu Hint Kumpanyası, aynı yöntemleri kullanarak Portekiz ve İngiliz tacirlerle Asya’dan gün geçtikçe daha fazla gelen doğu ürünlerini ele geçirmek için kıyasıya bir rekabete girişti. 1621’de ortaya çıkan Batı Hint Kumpanyası ise, Kuzey ve Güney Amerika ve Batı Afrika’yla ticaret yapmak isteyen Felemenk tacirlerin kurduğu bir birlik olarak kaçınılmaz şekilde İspanyollarla karşı karşıya geldi. Bu arada Birleşik Doğu Hint Kumpanyası, Hindistan ve Uzakdoğu’da hâlihazırda kurulu olan ticarî şebekeden istifade etmek suretiyle Asya’dan Avrupa’ya mal taşıyarak başladığı ticaret serüvenini bir adım daha ileri taşıdı ve Asya’nın çeşitli bölgeleri arasındaki iç ticarete dâhil oldu. Örneğin, Peru’dan elde edilen küçük miktarda gümüş, Asya’dan ham ipek almak için kullanılabilir; Japonya’ya götürülen ham ipek karşılığında bakır ve altın alınabilir; bu kıymetli madenlerle satın alınan Hint kumaşları Moluklarda karanfil, küçük hindistan cevizi veya bunun öğütülerek toz haline getirilen kabuğuna çevrilebilir ve en sonunda batıya taşınan mallarla Hollanda’da rahatlıkla küçük çaplı bir servet sahibi olunabilirdi. Doğu sularında kızışan rekabet, batılı tacir ve devletleri bir süre sonra gırtlak gırtlağa getirdi. Felemenkler Endonezya civarındaki adalara yerleşmek için çaba harcarken İngilizler Hindistan’ı kendilerine ayırdılar.

İngilizler, Hint anakarasındaki ilk köprübaşlarını 1639’da Fort St. George’un inşa edildiği Madras, 1661’de Bombay ve 1702’de Kalküta’da elde ettiler. Bu şehirlere yerleşen İngiliz tacirleri, kahve ve kumaş topladıkları gibi Çin’e yolladıkları gemileri çayla doldurdular. Hint kumaşlarından kazanılan servet, Karayiplerdeki plantasyonlara göndermek üzere bir araya getirilen siyah kölelerin masraflarını karşılamada kullanılıyordu. İngilizlerin Hint kıyılarından içeri sızmaya çalıştıkları tarihlerde bölgenin en eski ve güçlü devletlerinden olan Babür İmparatorluğu yıkıldı. İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası, ortaya çıkan devasa iktidar boşluğunu kendi yararına doldurmak için fırsatı kaçırmadı. Hindistan yönetimine geçen tacir kökenli İngilizlerin önceliği, yerel kültürleri değiştirmekten ziyade ticaretin pürüzsüzce yapılabilmesini güvence altına almaktı. 18. yüzyıl ilerledikçe İngilizlerin eline geçen idarî makamların sayısı arttı. En nihayetinde, 1773’te, Bengal’in İngiliz valisi, bütün Hindistan’ın en üst yetkili yöneticisi ilan edildi.

Öte yandan Fransız, Felemenk ve İngilizler, Amerikalarda İspanyolların eline düşmemiş bölgelerde koloniler kurmaya çalışıyorlardı. Fransızlar, Kanada ve Aşağı Antillerde kalıcı yerleşimlere hayat verdiler. Bir süre sonra İspanyolların Karayiplerden çekilmesiyle oluşan boşluğu doldurmak isteyen Fransızlar harekete geçtiler. Aynı zamanda, tıpkı İngilizlerin yaptığı gibi, Kuzey Amerika’nın doğu kıyıları boyunca yeni alanlara doğru adım attılar. Felemenklerin en büyük hayallerinden biri Brezilya’nın iç kısımlarına nüfuz edebilmekti; ama 1654’te Portekiz ve Brezilyalılardan oluşan bir ittifak ordusu Felemenklerin hayallerini suya düşürdü. Karayiplerde bazı adalara sahip olan Felemenkler, ekip biçmek amacıyla yeni alanlar açmaktan ziyade ticaretle ilgiliydiler. Kuzey Amerika’daki en önemli yerleşimleri New Amsterdam, İngilizlerin eline geçtikten sonra New York adını aldı. Neticede Felemenkler, Amerika’nın kuzeyinde Protestan kültürünün yerleşmesinde rakip komşuları İngilizler kadar etkili olamadılar.

1600’lerin başında şekillenen İngiliz kolonileri Amerika’da derin kökler saldı. 1607’de Jamestown, 1620’de New England ve 1625’de Barbados’u kuran İngilizler, aralarında muazzam mesafeler bulunan bu yerleşimleri birbirine bağlayan bir imparatorluk yönetimi tesis ettiler. İngiliz idaresi, Amerikalarda faaliyet gösteren diğer batılı güçlerin siyasî yapılarından nitelik bakımından büyük bir fark arz ediyordu. İspanyolların Amerika’daki uçsuz bucaksız mülkleriyle kıyaslandığında Karayiplerdeki birkaç ada ve Kuzey Amerika’da daracık bir sahil şeridinden ibaret olan İngiliz toprakları epeyce küçüktü. Dize getirilecek yerli halklar ve kıymetli madenler tespit etmek amacıyla kıtanın içlerine dalmaya meraklı İspanyolların aksine, İngilizler temelde denizcilikle geçinen şehirli bir topluluk olarak kaldı. Ne gümüş, ne de tahakkümleri altına alacak Kızılderili kitleler bulan İngiliz kolonileri başka bir yol izledi. Kuzey Amerika’da New England’da koloniler büyük çoğunlukla aile çiftliklerine dayandığı halde, Virginia ve Maryland, kiralık emekle işletilen tütün plantasyonlarıyla doldu. Karayiplerde ise, Portekizlilerin Brezilya’da açtığı yolu izleyen İngilizler, köle emeğine dayanan şeker plantasyonları kurdular. Bu yöntem Fransız ve diğer Avrupalı güçler tarafından da benimsenince Karayipler bölgesi Afrikalı kölelerin toplandığı bir çekim merkezi haline geldi. Köle emeği Amerikalardaki plantasyonları ayakta tutan kârlı bir yöntem olmaya devam ettiği süre içinde milyonlarca Afrikalı anavatanlarından koparılıp okyanusun ötesine nakledildi. Köle ticareti, Afrika toplumları üzerinde yıkıcı ve kalıcı etkiler bırakacaktır.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir