1. Anasayfa
  2. Avrupa Tarihi

Atlantik Keşifleri Nasıl ve Neden Başladı?

Atlantik Keşifleri Nasıl ve Neden Başladı?
0

Atlantik Keşifleri

Batılı denizcilerin keşif seyahatlerine çıkmasının nedenlerinden biri, 15. yüzyılın sonlarından itibaren istikrarlı biçimde güçlenen Osmanlı İmparatorluğu’nun Yakındoğu ticaret yollarının üzerine heybetle kurulmasıydı. Asya’dan gelen kıymetli metaların kesilmesinden korkan İtalyan ve diğer batılı tacirler, gözlerini Akdeniz’in ötesine diktiler. Hindistan’la doğrudan baharat ticareti yapabilmek ve Marco Polo’nun Çin’e gidip gelişini anlattığı hatıralarında ballandırarak aktardığı Büyük Han’ın zengin diyarlarını bulmak için Okyanus’a açılmak dışında bir seçenek yoktu.

Batılı denizcilerin Avrupa’nın güvenli sularından çıkıp bilinmezlerle dolu okyanusa adım atmaları, ancak denizcilik teknolojisi ve bilgisinde hatırı sayılır bir ilerleme kaydetmekle mümkündü. Avrupalı denizciler, ortaçağ sonlarında gemi dümenini kıç bodoslamasına yerleştirip seren ucuna takılan kare yelkenleri geliştirdiler. 15. yüzyılda kare yelkenlerle latin (üçgen şekilli) yelkenlerin bir arada kullanıldığı çok direkli karaveleye geçiş, denizcilere çok daha büyük bir manevra kabiliyeti sağladı. Karaveleler sayesinde rüzgâra karşı seyretmek ve uzun menzilli deniz yolculuklarına çıkmak artık hayal değildi. Büyük ihtimalle 13. yüzyılda Çin’den gelen pusula ve kıyı şeritlerini gösteren deniz haritaları, Akdeniz’de ve Akdeniz’in ötesinde daha yaygın biçimde kullanılmaya başlandı. Batı donanmaları uzun mesafe deniz gezilerine çıkmak için yeterince donanımlı görünüyordu. Dahası, Araplar ve Çinlilerle kıyaslandığında batılıların ipek, baharat, biber ve şarkın diğer kıymetli maddelerine sahip olmak için çok daha iştahlı seferler planlamalarında şaşılacak bir taraf yoktu. Araplar, kendilerini bildiklerinden beri bu malların ticaretini zaten yapıyorlardı. 15. yüzyıl başlarında Hint sularına ve Afrika kıyılarına devasa gemiler yollayan Çin ise, uçsuz bucaksız sınırlarını korumak için bir süre sonra keşif gezilerinden vazgeçip içine kapanmıştı.

15. yüzyılda Atlantik’e yönelen keşif gezilerinde İtalyan denizcilere tesadüf etmek işten değilse de, bu dönemde batı ve güney yönündeki keşif ve hamleleri üstlenenler aslen Portekizliler ve Kastilyalılar oldu. Portekizliler bu hususta öncü sayılırlardı. Portekizli gemici ve denizciler, Batı Afrika sahilini takip ederek güçleri yettiğince aşağı doğru indiler. Afrika’nın içlerinden Müslümanların hâkimiyetindeki Mağrip’e taşınan altın ve baharatı yolda iken yakalamak öncelikli hedeflerden biriydi. 16. yüzyılda önem kazanan ikinci bir sebep ise, Kara Afrika içlerinden köle temin edip plantasyon ve çiftliklere nakletmekti. İslam’a karşı haçlı fikri birçok hükümdar ve denizcinin zihninde yer tutmaya devam ediyordu. Bu, Afrika’ya yönelen gezilere siyasî ve dinî bir motivasyon kattı. Dahası, birçoğu sıradan insanlar olan gemi mürettebatı, popüler halk kültüründe sağlam bir yer işgal eden kayıp bir Hıristiyan ülkesinden bahsediyordu. Preste João’nun (Prester John) efsanevî diyarı, Kuzey Afrika’dan başlayıp Karadeniz’e uzanan İslam ülkelerinin arkasında bir yerde güvenilir bir müttefikin Hıristiyan denizcileri beklediğini müjdeliyordu. Kayıp Hıristiyan krallığının bulunmasıyla Afrika’da tutunmak ve Müslüman güçlere karşı yeni bir cephe açmak mümkün olabilirdi.

 

Cantino haritası (1502)

Portekizli denizciler iki yönde ilerledi. Fas ve Sahra’nın batısında kalan iki Atlantik takımadası ilk yerleşim sahası oldu. Prens Henrique (Denizci), 1420’lerde, bazı Fransız ve Kastilyalı yerleşimcilerin Kastilya kralının himayesinde birkaç küçük adayı mesken tutmuş olmalarına aldırış etmeksizin Kanarya adaları üzerinde hak iddia etti. Bu, Atlantik adalarının kime ait olacağı hususunda Portekiz ve Kastilya krallıkları arasında uzun boylu bir tartışmanın başlangıcı oldu. Atlantik’teki adalar, ne de olsa, zengin hammadde kaynakları vaat etmekle kalmıyor; Afrika sahilinin biraz uzağında deniz yolları açısından son derece stratejik bir konumda bulunuyorlardı.

Portekizlileri çeken ikinci bölge, Afrika’nın batı sahilinden güneye doğru inen güzergâhtı. Batı Afrika kıyılarına yerleşen tacirler gözlerini hemen altın, tropikal mal ve köle bulabilecekleri yerlere dikiyorlardı. 1434’te, Batı Sahra’nın en kuzey ucunda yer alan ve batılı denizcilerin yüzülebilir suların sınır çizgisi kabul edegeldikleri Bojador Burnu (Re’s-i Bûcâdûr) aşıldı. Prens Henrique, Gine’yle başlattığı alışveriş sayesinde Portekiz’i Afrika ticaretinden en fazla nemalanan Avrupa gücü haline getirdi. Portekizliler, ellerine altın ve köle geçtikçe daha güneye inmek için cesaretlenip keşif gezilerini eskisine nazaran daha sistemli bir hale soktular. Preste João’nun efsanevî krallığının bulunabileceğine dair ümitler yeşermiş; dillere destan Hint sularına giden güvenli bir deniz yolu kurulabileceğine inananlar çoğalmıştı. 1488’de Ümit Burnu’nu aşan Bartolomeu Dias, Arapların elindeki Hint sularına giden yolu uzaktan da olsa işaret etti. 1497–99’da başarılı bir yolculukla Hindistan’a varan Vasco da Gama, selefinin gösterdiği yolu ilk defa kullanan denizci oldu.

15.yüzyılın sonlarında Atlantik’te gezinen başka bir güç İspanyollardı. Kastilya krallığı, onlarca yıl Kanarya adalarında ticaret üsleri ve koloniler kurmaya çalıştıktan sonra nihayet 1475’te adaları Portekizlilerin elinden çekip almayı bildi. İspanyollar, buradaki adaları üs edinerek okyanusun derinliklerine filolar yollayacaklar ve keşif yarışında bir adım öne geçeceklerdi. İspanya’da da 15. yüzyılın sonlarında herkesin aklı fikri doğuya giden bir ticaret yolu bulabilmekteydi. Bu yüzden Christopher Columbus, sürekli batıya gitmek suretiyle Asya kıyılarına ulaşmayı amaçlayan bir yolculuk planladığını duyurduğunda İspanyol sarayından olumlu bir tepki almakta güçlük çekmedi. Columbus, nihayet Kastilya kraliçesi Isabel ve Aragon kralı Fernando’yu (bu ikisi 1469’da evlenerek iki krallığı birleştirmişti) ikna edene değin Portekiz, Fransa ve belki de İngiltere sarayında sükût-ı hayale uğramıştı. Columbus, 1492’de Çin’e giden daha kısa bir yol bulacağı inancıyla batıya doğru, Atlantik’e yelken açtı. Seyahatinin sonunda Karayip adalarını buldu; fakat uzunca bir süre ayak bastığı toprak parçasının Asya kıyılarına çok yakın adalardan ibaret olduğunda ısrar etti. Ne var ki, Columbus’un sonraki seferleri ve İspanyol krallığı adına bölgeye intikal eden diğer gezgin, tacir ve memurlar, sonradan “Yeni Dünya” adını verdikleri bilinmeyen bir kıta keşfedildiğini ortaya çıkardı.

 

Christopher Columbus’un batı yolculuğunu anlattığı ilk mektubunun 1494 tarihli başlık sayfası

Bu arada Portekizliler başka bir yönde genişliyorlardı. 1498’de Hindistan’ın batı sahilinde Kalküta’ya varan Vasco da Gama, Portekiz deniz imparatorluğunun temellerini attı. Portekizliler, Afrika’daki ticaret merkezlerinden çok daha ötelere, Uzakdoğu ve Güney Asya’daki kıyı şehirleri ve adalara uzanan zengin bir ticaret imparatorluğu kurdular. Yine de, Portekiz keşifleri Amerikan kıtasını atlamadı. 1500’de Pedro Álvares Cabral komutasında Hindistan’a ikinci seferine çıkan Portekiz gemileri, Atlantik’te batı yönünde ilerlerken tesadüfen o ana değin Avrasya insanına sır olarak kalmış bir kara parçasına rastladı. Keşfettiği toprağa “Kutsal Haç Ülkesi” adını veren Cabral, burasının 1494’te imzalanmış Tordesillas antlaşması hükümleri gereğince Portekiz’e ait olduğunu duyurdu. 1494’te Papa VI. Alexander’ın huzurunda bir araya gelen Portekiz ve İspanyol temsilcileri, Avrupa dışındaki dünyayı hayalî bir sınır çizgisiyle ikiye bölen antlaşmayı tasdik etmişlerdi. Buna göre, Afrika ve Asya Portekizlilere kalırken sınır hattının batısında yeni keşfedilen topraklar İspanya’nın oluyordu. Ne var ki, antlaşmanın imzalandığı günlerde Amerikan kıtasının büyüklüğü ve şekli hakkında kimsenin bir fikri yoktu ve Cabral’ın bulduğu yer zamanında kabul edilen sınır çizgisinin doğusunda kalıyordu. Böylece Portekiz, hayli talihli ve bir o kadar da yasal olarak geniş Brezilya topraklarında hak sahibi oldu.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir