1. Anasayfa
  2. Sosyoloji

Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar

Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar
0

SOSYOLOJİNİN GELİŞİMİ VE KURAMSAL YAKLAŞIMLAR

Sosyolojinin tarihsel olarak gelişimini ve sürmekte olan dönüşümünü, modern dünyayı yaratan değişimleri inceleyerek anlayabiliriz. Sosyoloji bir sosyal bilimdir ve odaklandığı temel alan geçtiğimiz iki üç yüzyılda endüstri devrimine dayalı dönüşümlerin ürünü olan toplumsal kurumlardır.

Genel anlamda üç temel sosyolojik perspektif söz konusudur; Birey ya da grupların üzerinde etkili olan ve bağımsız bir varlığa sahip olan toplumsal ilişki örüntülerinin yani toplumsal yapıyı savunan yaklaşım. Makro sosyoloji alanındaki yaklaşımlar toplumu bir bütün olarak anlamaya çalışırken yüz yüze toplumsal etkileşime odaklanan yaklaşımlar ise mikro sosyoloji alanında yer alır. Sosyolojideki farklı kuramsal yaklaşımların kaynaklandığı üç büyük gelenekten söz edilebilir; işlevsel ilik, çatışma kuramı.

İlk Dönemler

İlk dönem sosyologları makro sosyolojik kavramlarla ve yaklaşımlarla düşünme eğiliminde olmuşlardır. Bir bütün olarak toplumu ele almışlar ve bireylerin davranışlarını etkileyen toplumsal nitelikleri incelemişlerdir. İlk dönem sosyologlarının sosyoloji alanına günümüzde de geçerli olan önemli etkileri söz konusudur. İlk dönemin önemli isimlerinden Saint-Sirmon “endüstri toplumu” kavramını ilk ortaya atan düşünürdür. Nome’a göre toplumlar için üç hal yasası söz konusudur. Üç hal yasasına göre insanlık birbirini izleyen üç evreden geçer; teolojik, metafizik ve pozitivist çağ. Comte, sosyologların toplum hakkında bilimsel bilgi geliştirebileceklerine ve toplumun barışçı ve düzenli bir biçimde, iyi yönde everilmesine rehberlik edebileceklerine inanmıştır. İngiltere’de bilinen ilk kadın sosyolog Harriet Martineau, Comte ’un düşüncelerini paylaşmış ve görüşlerini ülkesine aktarmıştır.

Klasik Dönem

Sosyoloji, alanı 19.yüzyıl boyunca tutarlı bir disiplin olması için biçimlendiren üç önemli otoritenin, Karl Mar, Emile Dürerim ve Mix Eber’in etkisi altında hızlı bir gelişme göstermiştir. Bu düşünürler klasik düşünürler olarak adlandırılırlar çünkü yaklaşık yüz elli yıl önce sundukları analizler sadece sosyolojide değil başka alanlarda da toplumun anlaşılmasına katkı sağlamaya devam etmektedir.

EMILE DURKHEIM: İlk sosyoloji profesörü olan Emile Dürerim gerçek ve bütüncül anlamdaki ilk sosyolojik çalışmayı üretmiştir. Dürerim, bireylerin yaşadıkları sosyal çevrenin ürünü olduklarını ve toplumun, bireyleri mümkün olan her yolla biçimlendirdiğini öne sürmüştür.

KARL MARX: Sosyolojiye büyük etkisi olan ikinci klasik sosyolog Karl Mark’tır. Toplumsal değişmeye ilişkin kuramında ekonomiye öncelik vermiştir. Mars’a göre üretim araçları ve üretim ilişkilerinin oluşturduğu alt yapı; kültür, dil, din devlet, örf gibi unsurlardan oluşan üst yapıyı belirlemektedir. Başka bir deyişle bireylerin bilinçlerini maddi yaşamları belirlemektedir. Üretim biçimi kavramını geliştiren Marx, görüşlerinin merkezine sınıf analizini koymuştur.

MAX WEBER: Üçüncü klasik sosyolog Max Weber’in sosyoloji alanındaki etkisi farklı biçimlerde günümüzde de devam etmektedir. Weber’in en önemli katkısı, modern öncesinden modern toplumlara geçiş sürecine ilişkin açıklamalarıdır. O’na göre, bu süreçte rasyonel düşünce ve örgütlenme biçimleri daha çok belirginleşmiştir. Weber toplumsal eylemin öznel boyutunu, toplumsal aktörlerin motivasyonlarının önemini vurgulamıştır. Toplumsal davranış türleri dört sınıfta ifade edilebilir.

Değerle ilişkili rasyonel davranış: Bireyin, ahlaki, estetik ya da dini açıdan değer taşıdığını düşündüğü için bir davranışta bulunması.

Duygusal davranış: Anlık duygusal tutumlar ve heyecanlar ile sergilenen davranışlar.

Geleneksel davranış: Bireyin davranışlarını yerleşik alışkanlıklara göre düzenlemesi.
Weber’in çalışmalarında Marx’ın görüşlerinin eleştirisi yoğunlukla yer almıştır. Marx, entelektüellerin insanlara ne yapmaları gerektiğini de söylemeleri gerektiğini düşünürken Weber, yapılması gerekenin gerçeğin araştırılması ve açıklanması olduğuna inanmıştır.

Türkiye’de sosyolojik düşüncenin geçmişi

Tanzimat Dönemi’ne kadar gitmektedir. Ali Suavi, Şinasi, Ahmet Cevdet Paşa ve Prens Sabahattin gibi Osmanlı aydınları yaşanılan sorunların kaynağını toplumsal kurumlardaki bozulmalarla ilişkili olarak değerlendirmiştir.

Modern Sosyoloji

İlk dönem sosyologlarının sosyolojinin kurucuları olarak atmış oldukları kuramsal temeller üzerinde modern sosyoloji kuramları geliştirilmiştir. İşlevsellik-Yapısalcılık, Çatışma Kuramı ve Etkileşimcilik modern sosyoloji kuramları olarak günümüze kadar etkisini sürdürmüştür.

İşlevselcilik: İşlevselcilik Yaklaşımının kökenleri Durkheim’ın çalışmalarına dayanmaktadır. Yapısal işlevselcilik olarak da adlandırılan bu yaklaşım Durkheim’ın yanı sıra Spencer, Parsons ve Merton gibi otoritelerin görüşleri çerçevesinde geliştirilmiştir.

Çatışmacı Kuram: Çatışmacı Kuram, Marx’ın görüşlerine ve 19.yüzyıldaki diğer toplumsal eleştirel yaklaşımlara dayanır. Kuram Marx’ın yanı sıra Simmel’in görüşlerinden de etkilenmiştir Mills, Coser ve Dahrendorf kuramın gelişmesinde etkili olan diğer önemli düşünürlerdir.

Etkileşimcilik: Bireylerin toplumsal dünyayı nasıl anlamlandırdıkları ve yorumladıkları üzerine odaklanan bu yaklaşıma göre eğitim sistemi, aile, siyasi sistem ve bütün toplumsal kurumlar insanların birbiri ile etkileşimleri sonucunda oluşturulur, yaşatılır ve değiştirilir..

Modern Sosyoloji Kuramlarının Değerlendirilmesi

Kuramlara genel olarak bakıldığında temel bir farklılık olarak odak noktaları göze çarpmaktadır. Özellikle pozitivist gelenekteki sosyologlar daha çok toplumun birey üzerindeki etkisine yoğunlaşmışlardır. Ancak sembolik etkileşimciler gibi toplumdan daha çok bireye ve küçük gruplara odaklanan yaklaşımlar da söz konusudur.

Çağdaş Sosyoloji

Son dönemlerde sosyologlar iki nedenle klasik yaklaşımların yetersiz olduğunu düşünmektedirler; ilki modernite çalışmalarından kaynaklanan klasik kuramların, çağdaş toplumsal yaşamdaki sorunları anlamakta yetersiz kaldığı, ikincisi de postmodernite olarak adlandırılan ve moderniteden çok farkı bir toplum biçiminin egemen olduğudur. Her ne kadar klasik ya da çağdaş sosyoloji kuramlarının ayrımı çok belirgin değilse de 1930’lardan başlamak üzere sosyolojik kuramlarda bir dönüşüm yaşandığı söylenebilir. Özellikle 1960’lardan sonra tarihsel koşullar önemli biçimde değişmiştir. Çağdaş sosyolojide, modern sosyoloji kuramları bütünüyle etkilerini yitirmiş değildir ancak İşlevselci Yaklaşım  ya da Çatışma Kuramı günümüzde orijinal halleriyle varlıklarını sürdürmemektedir. Çatışmacı Kuramı Mills, Dahrendorf, Collins ve Coser gibi otoriteler çağdaş topluma uyarlamışlardır.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir