1. Anasayfa
  2. Tarih

İttihat ve Terakki’nin Devleti Kurtarma Reçeteleri Nelerdi?

İttihat ve Terakki’nin Devleti Kurtarma Reçeteleri Nelerdi?
0

İttihat ve Terakki’nin Devleti Kurtarma Reçeteleri

Türkiye’de ulus-devletleşme süreci ağırlıklı olarak 1912 ile 1922 yılları arasında gerçekleşmiştir. İttihatçılar bu dönemin önemli bir kısmında etkin bir rol oynamıştır. İttihat ve Terakki’nin köklerinde merkeziyetçi, modernist ve laik bir anlayışın var olduğunu önceki bölümde anlatmıştık. İttihat ve Terakki, ilk kurulduğu dönemde “ittihad-ı anasır” (unsurların birliği) fikrini savunmuştur. Devletin nüfus kompozisyonu öylesine heterojendir ki ilk başlarda belirli bir etnik grubu öne çıkarmak, çözülmeyi ve dağılmayı hızlandırmak demektir. Ancak konjonktürel gelişmelerin özellikle de Balkanlar’daki toprak kayıplarının ve yeni aktörlerin katılımının etkisiyle İttihat ve Terakki zamanla Türk milliyetçiliğine doğru kaymıştır.

Batı dünyası Jön Türklere yabancı bir âlem değildir; Jön Türklerin fikirleri büyük ölçüde Batılı düşüncelerden ilhamla şekillenmiştir. İngiltere’nin ve belli ölçülerde Fransa’nın İttihat ve Terakki’nin kurucu kadrolarında örnek teşkil etme gibi bir durumu söz konusudur. Jön Türklerin özellikle II. Abdülhamit’e muhalefet ederken kullandıkları kavramlar İngiliz parlamenterizminden ve Fransız cumhuriyetçiliğinden devşirilmiştir. Jön Türkler, II. Meşrutiyet’in ilanı sonrasında Batılı güçlerin Osmanlı’ya karşı tutumlarının değişeceğini ve yeni yönetimi şevkle destekleyeceğini düşünmüştür. Ancak 1908’i izleyen gelişmeler, Jön Türkler için bu bağlamda büyük bir hayal kırıklığı olmuştur. Çünkü İngiltere, İttihat ve Terakki mensuplarına “mesafeli” davranmış ve büyük güçler arasındaki dengeyi gözetmeyi sürdürmüştür. Fransa da Jön Türklere açıktan destek vermekten kaçınmıştır. Avusturya- Macaristan İmparatorluğu ise daha önce işgal etmiş olduğu Bosna Hersek’i ilhak ettiğini açıklamıştır. Bunun üzerine Osmanlı topraklarında Avusturya mallarını boykot eden görece geniş katılımlı bir kampanya düzenlenmiştir. Kampanyanın etkili olduğunu Avusturya’nın Osmanlı’nın mali zararını ödemek durumunda kalmasından anlamak mümkündür. Daha sonraki dönemlerde de siyasi baskı için benzer boykotaj uygulamaları görülecektir.

 

II.Meşrutiyet’i takiben yaşanan toprak kayıpları bağlamında Bosna-Hersek’in Avusturya tarafından ilhak edilmesi tek örnek değildir. Bu süreçte Bulgaristan bağımsız bir krallık olduğunu ilan etmiş; Girit ise Yunanistan’a bağlanmıştır. Bosna-Hersek, Girit ve Bulgaristan örnekleri dışında Arap yarımadasındaki ve Balkanlardaki isyanlar, İttihat ve Terakki’nin siyasetinin sertleşmesinde etkili olmuştur. Arap yarımadasının dağlık bölgesi olan Yemen’de 1904 yılında bir isyan çıkmıştır. İsyanın aktörü İmam Yahya olmuştur ve Osmanlı askeri isyanı bastırmakta epey zorlanmıştır. Yemen’deki isyan, Osmanlı ordusunun yetersiz durumunu da göstermiştir. İmam Yahya tarafı ile Osmanlı arasındaki uzlaşma ancak 1911 yılında sağlanabilmiştir. Yapılan anlaşmada Yemen Osmanlı’da kalmış ama İmam’ın muhtariyeti de güvence altına alınmıştır. Öte yandan 1910’da İttihat ve Terakki yeni bir şok ile sarsılmıştır. Makedonya’da sular durulmamaktadır. Müslüman olan Arnavutların başlattığı isyan hızlı bir biçimde yayılırken Osmanlı yöneticileri bu ayaklanmalar karşısında nasıl hareket edeceğini tayin etmekte güçlük çekmiştir. Zira İttihat ve Terakki Makedonya çevresindeki Müslümanlara uzun süre Osmanlı Devletinin bölgesel nüfuzu bağlamında kritik bir önem atfetmiştir. 1910’da Kosova’da ve sonra Karadağ’da çıkan isyanlar, İttihat ve Terakki’nin merkezi güçlendirme politikalarına muhalefetin birer göstergesi olmuştur. Bir başka ifadeyle İttihatçıların yöntemi beklenenin aksi istikamette sonuç vermiştir.

Makedonya sorununun alevlendiği bu konjonktürde Arnavutların özerklik isteği karşısında İttihat ve Terakki bir dizi strateji geliştirmiştir. Bunlardan ilki, siyasi talepleri olan Arnavutların yeniden gönlünü kazanacak hamleler yapmaktır. Bu bağlamda Sultan Mehmet, Makedonya’ya ilişkileri yeniden sağlam temellere oturtmak ve bağları güçlendirmek için sembolik bir ziyaret gerçekleşmiştir. İttihat ve Terakki bu ziyaretin Arnavutlar tarafından merkezin gücünün kabulüne zemin hazırlayacağını düşünmüştür ancak bekledikleri sonucu almaları dönemin politik ikliminde mümkün değildir.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 1
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir