Gaius Gracchus
Gaius Gracchus kardeşinin ölümünün ardından siyasi mirasını devraldı. MÖ 124 yılında tribunus’luk görevine seçildi. Sonraki sene tıpkı kardeşi gibi ikinci kez aynı göreve adaylığını koydu ve seçimi kazandı. Ardından senatonun yetkilerini aşmasını engelleyecek birtakım yasalara imza attı. Gaius’un ilk yasaları kardeşinin katillerinin soruşturulmasıyla ilgili tasarılardır. Bunun yanında çoğunluğu oluşturan unsur olan halkın yararına birtakım yasalarda da emeği vardı. Kardeşinin toprak yasasını birtakım değişikliklerle yenilemesi bunlardan biriydi. Fakir kısma yönelik bir başka hizmeti de tahıl ihtiyacının karşılanmasıyla ilgiliydi; Roma’daki fakir vatandaşlar tahıl ihtiyaçlarını karşılamada birtakım mali güçlüklerle karşılaşıyorlardı. Gaius bunun önüne geçmek için Roma’daki vatandaşların tahılı her ay sabit bir ücret karşılığında almalarını sağladı. Böylelikle devlet tahıl ihtiyacını karşılamakla ve tahıl fiyatlarını belirlemekle yükümlü kılındı.
Yeni kurulan Asia eyaletinden elde edilen gelirlerle ilgili düzenlemeler de yaparak senatörlerin uygunsuz yollardan kâr elde etmesini engellemeyi ve yolsuzluğun önüne geçmeyi amaçladı. Senato’nun gücünü kısıtlamaya yönelik bu eylemlerin yanında yasalarından biri de vatandaşlık haklarının daha geniş kitlelere dağıtılmasıyla ilgiliydi; Muhtemelen ikinci tribunus’luk döneminde tüm müttefik İtalyanların Roma vatandaşı statüsüne getirilmesini öngören bir yasa önerisi hazırladı. Roma vatandaşları arasında pek hoş karşılanmadığı muhtemel olan bu tasarıyla beraber Gaius’un düşüşü de başladığı düşünülmektedir.
Gaius’un sonu da kardeşi Tiberius gibi olacaktı. MÖ 121 yılında tekrar tribunus’luğa adaylığını koydu, fakat bu sefer başarılı olamadı. Ardından consul’lerden Lucius Opimius ve bazı tribunus’lar Gaius’un çıkardığı bazı yasaları iptal etmek istedi. Görüşmeler sırasında Gaius ve taraftarları meclise geldiler ve bu sırada çıkan olaylarda Opimius’un ulaklarından biri öldürüldü. Opimius bunu devlete karşı yapılan bir saldırı olarak addedip Gaius ve güçlü taraftarı Fulvius Flaccus’u kendilerini savunmak üzere senatoya çağırdı. Bunlar senatoya gelmeyince Opimius devletin varlığını müdafaa etmek üzere varlıklı vatandaşları göreve davet etti. Gaius, Flaccus ve taraftarları Aventinus tepesine çekildiler. Opimius saldırı emrini verdi ve bu saldırıda Flaccus öldürülürken Gaius da intihar etti. Bu olaylar ve sonrasındaki soruşturmalar sırasında üç bin kadar taraftarının da öldürüldüğü aktarılmaktadır.
Opimius bu eylemleri senatonun nihai kararına (senatus consultum ultimum) dayandırmıştı. Senato Consul’lere desteğini vererek devletin zarar görmemesi için onlara ilk kez sınırsız hareket imkânı veriyordu; böylece consul’ler ilk kez siyasi ve sosyal düzeni korumak amacıyla vatandaşların vatandaş olmaktan ileri gelen haklarını hiçe sayarak hareket etme serbestisi kazandılar. Bu durumun hukukiliği uzun dönem tartışılmıştır.
Özellikle Tiberius ve Gaius Gracchus’un tribunus’luk dönemlerinin ardından Roma’nın iç siyasetinde karmaşık bir dönem başlamıştır. Görev yaptıkları dönemde bu memurluğun hem güçlü hem de zayıf tarafları daha iyi ortaya çıkmıştı. Halkın desteğini alan bir lider etrafına büyük bir kalabalık toplayıp senatoya ve aristokratlara rağmen şehirde büyük bir güç haline gelebiliyordu. Fakat liderler bu kalabalığı yanlarında tutabilmek için sürekli toprak ve tahıl dağıtımı, vatandaşlık haklarının daha geniş çevrelere dağıtılması gibi birtakım popülist işlere imza atmak zorundaydı. Üstelik rakipleri bu tribunus’ların siyasetlerini normal yollardan tam anlamıyla engelleme gücüne de sahip değillerdi. Bu yüzden şiddete başvurma yoluna da gidebiliyorlardı. Sonraki dönemlerde Roma siyasetinde bir kamplaşma yaşanmaya başlayacak, bazıları senatörlüğe giden yolda geleneksel yöntemleri kullanarak, yani diğer aristokratlarla işbirliği ve anlaşmalar yaparak planlarına destek bulmaya çalışarak yükseleceklerdi. Geleneksel yolları benimseyen kimseler optimates olarak bilinegelmiştir. Halkın desteğini arkasına alarak amaçlarını gerçekleştirmeye çalışan kesim ise populares olarak adlandırıldı. Tabii bazı kimseler kimi zaman optimates gibi davranırken kimi zaman da populares olarak hareket edebiliyordu.