Roma Tarihinde MÖ II. Yüzyılda Kuzey Afrika’nın Durumu
Roma doğuda hâkimiyetini genişletmesinin ardından gözünü tekrar Afrika’ya dikti ve MÖ 149-146 yılları arasında Kartaca’yla üçüncü bir savaşa girişti. Üçüncü Kartaca Savaşı’nın patlak vermesinin sebebi olarak Kartacalılar ile Numidia kralı Masinissa arasında yaşanan gerginlikler gösterilmektedir. Roma bölgede Kartaca’ya karşı Numidia kralını destekliyor, Masinissa da Kartacalılardan sürekli olağanüstü taleplerde bulunuyordu. Sonunda Kartaca Masinissa’nın taleplerine silahlı direnişle karşılık verdi. Bu durum Roma’da Kartaca’ya karşı varolan geleneksel düşmanlıkla birleşince Roma Kartaca’yla kendini tekrar bir savaşta buldu. MÖ 149 yılından itibaren mücadele başladı ve Romalılar şehri iki yıl aralıksız kuşatma altında tuttu. Şehir MÖ 146 yılında Scipio Aemilianus (Scipio Africanus’un torunu) tarafından ele geçirildi ve binlerce Kartacalı katledilirken şehir de kelimenin tam manasıyla yerle bir edildi. MÖ 146 tarihinden itibaren Roma bu bölgeyi de eyalet ilan ederek burada yönetimi doğrudan ele aldı (Provincia Africa).
Bu savaşların ardından Roma Akdeniz’in en önemli gücü haline gelerek batıda İspanya’dan doğuda Makedonya’ya, güneyde Kuzey Afrika’ya varan bir bölgede doğrudan egemenliğini oluştururken müttefik devletleri yoluyla Yunanistan, Ege adaları Batı ve Orta Anadolu gibi bölgelerde de üstünlüğünü kabul ettirmiştir. Yaklaşık 150 yıllık bir dönemde İtalya’da yerel bir devlet olmaktan çıkıp bilinen dünyanın süper gücü haline gelen Roma bu süreçte gittikçe daha sömürgeci bir karaktere bürünmüş, ele geçirdiği toprakların nimetlerinden yararlanarak gücüne güç, zenginliğine zenginlik katmıştır. Bu süreçte Roma’nın elit kesimi aynı zamanda dünyanın en zenginlerine dönüşmüş, ticaret ve diğer yollardan elde edilen gelirler Roma’nın ve İtalya’daki diğer bazı şehirlerin çehresini yavaş yavaş değiştirmeye başlamıştır. Söz konusu dönemde Roma’nın geleneksel cumhuriyet yapısının çatırdamaya başladığından bahsetmiştik. Bu dönemi takip eden yüzyılda ise Roma’nın yapısal sistemi büyük krizlerle karşılaşacak, girişilen birtakım reform hareketleri siyasi karışıklıkları getirecek, ülke iç savaşlarla çalkalanacak, ardından gelen süreçte ise yavaş yavaş tek adam yönetimi kendini kabul ettirecektir.