Matbaanın Bulunuşu
Uygarlık tarihini değişikliğe uğratan en önemli buluşlardan kabul edilmesi gereken matbaanın mucidi olarak her ne kadar Alman Gutenberg gösteriliyor olsa da, Gutenberg’in matbaayı bulduğu iddia edilen 1440 yılından önce hem de asırlar önce Asya’da basmacılığın bilindiği bugün kanıtlanmış durumdadır. Üstelik de Gutenberg’in hareketli harfleri kullandığı yöntem ondan asırlar önce Uygur Türkleri tarafından kullanılmıştır ki bu, Doğu Türkistan’da yapılan kazılar sonucunda bulunan tahtadan Uygur harflerinden açıkça anlaşılmaktadır.
Uygurların komşuları olan Çinlilerin, henüz M.S. 2. yüzyılda, taş ve tahta kalıplara kazınan metinlerin baskıyla çok sayıda kopyasının çıkarılması yöntemini kullandıklarına dair bilgiler vardır. Bu yöntemle basılan ilk haber yaprağının, imparatorun iletmek istediği bilgilerin devlet memurlarına ulaşması için Tang sülalesi zamanında yayımlandığı bilinmektedir (618 – 906). Sayfa kalıpları yerine tek tek harflerin birleştirilmesiyle oluşturulan hareketli baskı yöntemi ise Uygur Türkleri tarafından kullanılmıştır.
Çin’e komşu bölgede yaşayan Uygurların, baskıcılıkla tanışmalarının komşuları olan Çinliler dolayısıyla olduğu sanılır. Uygurlar, kalıp baskı yöntemi yerine, tahtadan yaptıkları ve çoğalttıkları hareketli harfleri birleştirip dizme tekniğini geliştirmişlerdir. 745’de Orhun Nehri kıyısında, Ötüken’de devlet kuran Uygur Türkleri önceleri tüm Türkler gibi Gök Tanrı inancına sahipken, bir süre sonra Çin’in tesirinde kalarak Manihaizm ve Budizm dinlerini benimsemiş bundan sonra ise savaşçı olan bu kabilenin yaşam tarzı tamamıyla değişmiş, yerleşik hayata geçerek ticaretle uğraşan barışçı bir topluluk şeklini almışlardır. Bundan sonra 840 yılında Kırgızların saldırısıyla yıkılan Uygur Devleti’nden ayrılan bir kısım Uygur Türkleri Çin’in batı bölgesindeki Kansu civarına yerleşmişler ve burada bir devlet kurmuşlardır. İyice Çin tesirinde kalan bu Türklerden, Manihaizm ve Budizm ile ilgili birçok belge günümüze kadar kalmıştır. 19. yüzyılın sonunda Kansu’da bir mağarada yapılan araştırmalarda bu tür belgelerin yanı sıra tahtadan yapılmış Uygur harfleri de bulunmuştur. Bu bölgelerde yapılan başka kazılarda da Uygur matbaa harflerine sıkça rastlanmıştır.
Çinlilerin değil de Uygurların oynar harfleri kullanarak baskı yapmalarının sebebi Çin alfabesinin 80 bin sembolden oluşurken, Uygur alfabesinin sadece 18 harften oluşuyor olmasıdır. Ancak bu yöntem, yani oynar harfli baskı yöntemi yaygınlaşmamıştır. Bu yolla çoğaltılan metinler daha çok siyasî ve dinî içerikli metinlerle sınırlı kalmıştır. Bu yöntem asırlar sonra Avrupa’da Gutenberg’in de dâhil olduğu bir kısım matbaa ustası tarafından yeniden ele alınacak, geliştirilecektir. Ancak oynar harfli matbaanın yaratıcısı olarak bugün Batılılarla birlikte pek çoğumuz dahi Gutenberg ve çağdaşlarını anıyoruz. Tabii bunda, ilgili sahaya dair Batılı araştırmacıların yazmış oldukları kaynaklara olan genel ilgi ve gösterilen itibarın etkisi bulunmaktadır.
Ortaçağ Avrupa’sında oynar harfli matbaanın geliştirildikten sonra tam anlamıyla işlevsellik kazanması iki asır sürmüştür. Buna o devirde kiliselerin fazla söz sahibi olması dolayısıyla aşırı tutuculuğun neden olduğu düşünülebilir. Batıda hareketli harflerle ilk kitabın Gutenberg tarafından basıldığı söylenir (1440–1450). Ancak artık bu düşünce terk edilmeye başlanmıştır. Yapılan araştırmalar o dönemde Orta Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde birbirinden bağımsız olarak hareketli harflerle baskı yapma arayışının var olduğunu göstermektedir.
El yazmalarına göre metinleri hızlı ve ucuz çoğaltması üstünlüğüyle ortaya çıkan matbaa, önce Almanlar arasında yaygınlaşmıştır. 15. yüzyılın sonlarına gelindiğinde yalnızca Almanya’da 60 ayrı kentte matbaa olduğu bilinmektedir. Almanya’dan Avrupa’nın diğer bölgelerine matbaa hızla yayılmıştır.
Matbaalar, az sayıda siyasî gelişmeleri bildiren ve genellikle ticarî bilgilerle dolu olan haber mektuplarının içeriğinde bir kısım değişiklikler yaparak, halkın ilgisinin daha fazla yöneldiği sosyal olaylara ağırlık veren yayınlar basmaya başladılar. Savaşlar, doğal felaketler, salgın hastalıklar, yangınlar, büyük hırsızlıklar, esrarlı cinayetler vb. toplumun genelini ilgilendiren, ilgisini cezbeden bilgiler bu haber mektuplarında yer bulmaya başladı.