Türk edebiyatı, yüzyıllar boyunca birçok farklı kültürün etkisi altında gelişmiş ve değişim göstermiştir. Ancak en büyük kırılmalardan biri, 19. yüzyılda Tanzimat Fermanı’nın (1839) ilan edilmesiyle birlikte yaşanmıştır. Bu dönem, Osmanlı Devleti’nin Batı’ya açılma süreciyle paralel olarak, edebiyatın da yeni akımlar ve tekniklerle tanışmasına zemin hazırlamıştır. Tanzimat Edebiyatı olarak adlandırılan bu süreç, hem geleneksel edebi anlayışın devam ettiği hem de Batılı türlerin ve fikirlerin edebiyatımıza girmeye başladığı bir geçiş dönemi olmuştur.
Tanzimat Edebiyatının Ortaya Çıkışı ve Temel Özellikleri
Tanzimat Edebiyatı, 1860 yılında Tercüman-ı Ahval gazetesinin yayımlanmasıyla resmi olarak başlamış kabul edilir. Bu gazete, dönemin en önemli edebi ve siyasi fikirlerinin tartışıldığı bir mecra olmuştur. Tanzimat Dönemi yazarları, edebiyatı yalnızca estetik bir uğraş olarak değil, toplumu bilinçlendirme ve modernleştirme aracı olarak görmüşlerdir.
Bu dönemin başlıca özellikleri şunlardır:
-
Sanat Toplum İçindir Anlayışı: Klasik divan edebiyatının aksine, edebiyatın halkı eğitmek ve toplumsal sorunlara ışık tutmak için kullanılması gerektiği görüşü benimsenmiştir.
-
Batı Edebiyatı Etkisi: Roman, tiyatro, gazete ve makale gibi Batı kaynaklı edebi türler, Tanzimat Edebiyatı ile birlikte edebiyatımıza girmiştir.
-
Dil ve Üslupta Sadeliğe Gidiş: Divan edebiyatının ağır ve sanatlı dili yerine, halkın daha rahat anlayabileceği bir dil kullanma çabası vardır. Ancak bu, özellikle ilk dönemde tam anlamıyla başarılamamıştır.
-
Bireysellikten Toplumsallığa Geçiş: Geleneksel edebiyatta bireysel konular ağır basarken, Tanzimat’la birlikte özgürlük, eşitlik, adalet gibi toplumsal meseleler edebiyatın merkezine oturmuştur.
Türk Romanının Doğuşu ve İlk Örnekler
Tanzimat Dönemi, Türk edebiyatında roman türünün ilk örneklerinin verildiği dönemdir. Daha önce halk hikâyeleri ve mesnevilerle anlatılan olaylar, artık Batılı anlamda roman formunda işlenmeye başlanmıştır.
-
Şemsettin Sami’nin “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat”ı (1872), ilk yerli roman olarak kabul edilir. Ancak bu eser teknik açıdan oldukça basittir ve edebi değeri daha çok tarihsel önemiyle öne çıkar.
-
Namık Kemal’in “İntibah” (1876) ve “Cezmi” (1880) adlı eserleri, daha olgun örnekler olarak değerlendirilir. “İntibah” bir aşk hikâyesi olmasının yanında, bireyin toplumla ilişkisini de ele alır. “Cezmi” ise ilk tarihî roman olarak önem taşır.
-
Ahmet Mithat Efendi, popüler roman anlayışının öncüsü olmuştur. Halkı eğitmek amacıyla yazdığı eserlerinde sık sık okuyucuya doğrudan hitap eder ve eğitici mesajlar verir. “Felâtun Bey ile Rakım Efendi” (1875), Batılılaşmayı yanlış anlayan insanları eleştiren bir eserdir.
Tanzimat Döneminde Tiyatro ve Gazetecilik
Tanzimat Edebiyatı’nın en önemli yeniliklerinden biri de tiyatronun popülerlik kazanmasıdır. Daha önce Karagöz, Ortaoyunu ve Meddah gibi geleneksel gösteri sanatları Osmanlı toplumunda yaygınken, Tanzimat ile birlikte Batı tarzı tiyatro eserleri yazılmaya başlanmıştır.
-
Namık Kemal’in “Vatan Yahut Silistre” (1873) adlı eseri, Türk tiyatro tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bu eser, halkı vatanseverlik konusunda bilinçlendirmek amacıyla yazılmıştır ve sahnelendiğinde büyük ilgi görmüştür.
-
Ahmet Vefik Paşa ve Direktör Ali Bey, Batı tarzı komedi tiyatrosunun öncülerindendir. Ahmet Vefik Paşa, Molière’den yaptığı çeviri ve uyarlamalarla tanınır.
Tanzimat Dönemi’nde gazetecilik de büyük bir gelişme göstermiştir. Gazeteler, Batı’daki gibi kamuoyunu bilgilendiren ve yönlendiren bir araç hâline gelmiştir. Tercüman-ı Ahval ve Tasvir-i Efkâr, dönemin en önemli gazeteleri arasında yer alır.
Sonuç ve Tanzimat Edebiyatının Önemi
Tanzimat Edebiyatı, Türk edebiyatında önemli bir kırılma noktası olmuş, Batılı anlamda modern edebiyatın temelleri bu dönemde atılmıştır. Roman, tiyatro ve makale gibi türlerin edebiyatımıza girmesi, dilde sadeleşme çabaları ve toplumsal meselelerin edebi eserlere konu olması, Tanzimat yazarlarının en büyük katkılarındandır.
Bu dönemden sonra gelen Servet-i Fünun ve Milli Edebiyat akımları, Tanzimat’ın açtığı yolda ilerlemiş ve edebiyatımızı daha da geliştirmiştir. Günümüzde bile, Tanzimat Dönemi yazarlarının eserleri edebi ve tarihi açıdan büyük bir ilgiyle okunmaya devam etmektedir.