Türk edebiyatı, 19. yüzyılın ikinci yarısında önemli değişimlerden geçerek geleneksel anlayıştan modern edebiyata doğru bir dönüşüm yaşamıştır. Tanzimat Dönemi’nin ardından ortaya çıkan Servet-i Fünun Edebiyatı, Batılı edebi akımları ve teknikleri daha bilinçli bir şekilde benimseyen bir edebiyat topluluğu olarak öne çıkmıştır. 1896-1901 yılları arasında etkin olan bu topluluk, Fransız edebiyatının özellikle de Realizm ve Naturalizm akımlarının etkisinde kalarak eserler vermiştir. Sanat anlayışları, dil ve üslup farklılıkları, dönemin siyasi atmosferiyle birlikte değerlendirildiğinde, Servet-i Fünun sanatçılarının Türk edebiyatına önemli katkılar sağladığı görülmektedir.
Servet-i Fünun Edebiyatının Ortaya Çıkışı
Tanzimat Dönemi’nde edebiyatın toplumu eğitme ve bilinçlendirme işlevi ön plandayken, Servet-i Fünun topluluğu “sanat için sanat” anlayışını benimsemiştir. Bu topluluğun oluşumunda en büyük rolü Recaizade Mahmut Ekrem oynamıştır. Tanzimat’ın ikinci kuşak sanatçılarından olan Recaizade, Batılı tarzda edebiyatın gelişmesi için genç sanatçılara yol göstermiştir.
Servet-i Fünun’un temel merkezi, 1896 yılında Tevfik Fikret’in yönetimine geçtiği “Servet-i Fünun” dergisi olmuştur. Bu dergide toplanan sanatçılar, Osmanlı’daki siyasal baskılar nedeniyle toplumsal konular yerine bireysel temalara yönelmişler ve Batılı roman, hikâye, şiir ve tiyatro anlayışını Türk edebiyatına kazandırmışlardır.
Servet-i Fünun Edebiyatının Özellikleri
Servet-i Fünun Edebiyatı, birçok yönüyle kendisinden önceki dönemlerden ayrılır. Başlıca özellikleri şunlardır:
-
Sanat için sanat anlayışı benimsendi: Edebiyat, toplumu eğitme amacıyla değil, yalnızca estetik bir değer taşıyan bir sanat dalı olarak görülmüştür.
-
Batı etkisi yoğun olarak hissedildi: Fransız edebiyatındaki Realizm, Naturalizm ve Parnasizm akımları örnek alınarak eserler yazılmıştır.
-
Dil oldukça ağır ve süslüdür: Arapça ve Farsça kelimeler sıkça kullanılmış, cümleler uzun ve karmaşık hale getirilmiştir.
-
Bireysel konulara yönelme: Servet-i Fünun sanatçıları, aşk, doğa, hayal kırıklıkları, melankoli gibi bireysel konulara ağırlık vermişlerdir.
-
Tabiat tasvirleri romantik ve süslemelidir: Özellikle şiirlerde doğa, sadece bir dekor olarak değil, insanın ruh hâlini yansıtan bir unsur olarak kullanılmıştır.
-
Roman ve hikâye gelişmiştir: Batı tarzı uzun soluklu romanlar ve modern hikâye türü bu dönemde olgunlaşmıştır.
-
Siyasal baskılar nedeniyle sanatçılar sıkıntı yaşamıştır: Sultan II. Abdülhamid’in baskıcı yönetimi, topluluk üyelerinin dağılmasına neden olmuştur.
Önemli Servet-i Fünun Sanatçıları ve Eserleri
1. Tevfik Fikret (1867-1915)
Servet-i Fünun topluluğunun lideri olarak kabul edilen Tevfik Fikret, şiirde Parnasizm akımının etkisinde kalmıştır. İlk başlarda bireysel ve melankolik şiirler yazarken, daha sonra toplumsal meselelere de yönelmiştir. En önemli eserleri şunlardır:
-
Rübab-ı Şikeste (Kırık Saz): Servet-i Fünun anlayışıyla yazdığı şiirlerini topladığı eseridir.
-
Haluk’un Defteri: Oğlu Haluk üzerinden Batı tarzı modern insan tipini anlattığı şiirlerini içerir.
-
Şermin: Çocuklara yönelik sade bir dille yazılmış şiir kitabıdır.
2. Halit Ziya Uşaklıgil (1866-1945)
Türk edebiyatının ilk gerçek anlamda Batılı romanlarını yazan sanatçıdır. Realizm ve Naturalizm akımlarının etkisiyle eserler kaleme almıştır. En önemli eserleri şunlardır:
-
Mai ve Siyah: Bir hayal dünyasında yaşayan genç bir yazarın gerçeklerle yüzleşmesini anlatan önemli bir romandır.
-
Aşk-ı Memnu: Türk edebiyatının en ünlü yasak aşk romanıdır. Modern anlamda ilk psikolojik roman örneklerinden biridir.
-
Kırık Hayatlar: Toplumda kadının konumu ve mutsuz evlilikler üzerine yazılmış bir romandır.
3. Cenap Şahabettin (1870-1934)
Şiirde Parnasizm ve Sembolizm etkisiyle eserler veren Cenap Şahabettin, Servet-i Fünun şiir anlayışını en iyi temsil eden isimlerden biridir. Özellikle Elhan-ı Şita (Kış Nağmeleri) adlı şiiri, doğayı betimleyişiyle ünlüdür.
4. Mehmet Rauf (1875-1931)
Türk edebiyatında **ilk psikolojik roman olan “Eylül”**ü yazan Mehmet Rauf, aşk, melankoli ve bireysel acılar üzerine yoğunlaşmıştır. Hikâye türünde de başarılı eserler vermiştir.
5. Hüseyin Cahit Yalçın (1875-1957)
Servet-i Fünun topluluğunun en önemli eleştirmenlerinden biridir. Nadide ve Hayal İçinde adlı romanları, Batılı anlamda edebi eleştiriyi getiren ilk örneklerdir.
Servet-i Fünun Topluluğunun Dağılması ve Sonrası
1901 yılında Hüseyin Cahit Yalçın’ın Edebiyat ve Hukuk adlı makalesinin yasaklanması üzerine Servet-i Fünun dergisi kapatılmış ve topluluk dağılmıştır. Sanatçılar bireysel olarak yazmaya devam etse de, 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanına kadar edebi bir birlik oluşturamamışlardır.
Servet-i Fünun sonrasında Türk edebiyatı, Fecr-i Ati ve Milli Edebiyat gibi yeni akımlarla yoluna devam etmiştir. Ancak Servet-i Fünun sanatçılarının getirdiği modern anlatım teknikleri, daha sonraki edebi akımları büyük ölçüde etkilemiştir.
Sonuç
Servet-i Fünun Edebiyatı, Türk edebiyatında Batılı edebiyat anlayışının tam anlamıyla benimsendiği ilk dönem olarak büyük önem taşır. Her ne kadar ağır dili ve bireysel temaları nedeniyle eleştirilmiş olsa da, modern roman, hikâye ve şiir tekniklerinin gelişmesine öncülük etmiştir. Günümüzde Halit Ziya’nın romanları, Tevfik Fikret’in şiirleri ve Mehmet Rauf’un “Eylül” adlı romanı hâlâ büyük ilgiyle okunmaktadır.