PSiKOLOJiDE YAKLAŞIMLAR
Psikolojide de bu şekilde aynı davranışı değişik bakış açılarından çalışan yaklaşımlar (perspektif) vardır. Bu yaklaşımlar, sadece sorulan soruları değil, veri toplama yöntemlerini de etkiler. Mesela “saldırganlık” konusunu örnek alalım. Biyolojik yaklaşım beyin ve sinir sisteminin saldırganlığa etkisini incelerken, davranışsal yaklaşım çevreden gelen ödül ve cezalandırmaların saldırganlığı arttırıp arttırmadığını sorgular. Sosyokültürel yaklaşımdan bir araştırmacının temel ilgisi ise kültürün saldırganlık üzerindeki etkisi, veya saldırganlık davranışının çeşitli kültürlerde nasıl değiştiği olabilir.
Biyolojik Yaklaşım:
Biyolojik yaklaşım, zihinsel süreçler ve davranışların büyük oranda biyolojik süreçlerle belirlendiğini varsayar. Bu yaklaşım, genetik faktörler, hormonlar ve beyin gibi biyolojik öğelerin psikolojik süreçleri etkilemesi üzerine kuruludur.
Nörobilimsel Yaklaşım:
Nörobilim, insan davranışlarının açıklamalarını beyin, sinir sistemi ve biyolojik faktörlerde arar. Özellikle gelişmiş teknolojiler sayesinde beynin işleyişinin incelenebilir hâle gelmesiyle psikolojide nörobilimsel yaklaşımın yeri genişlemektedir.
Evrimsel Yaklaşım:
Psikolojiye evrimsel yaklaşım, Charles Darwin’in evrim teorisi üzerine kuruludur. Buna göre, insan ve hayvanların günümüzde sergilediği davranışlar, doğal seleksiyonun bir sonucudur.
Psikodinamik Yaklaşım:
Freud’un psikanalizine dayanan bu yaklaşım, insanların kendi içlerindeki bilinçdışı psikolojik çatışmaları üzerine yoğunlaşır. Freud’a göre, içsel mücadelelerin çoğu insanların doğal ihtiyaçlarının peşinden gitme isteğiyle toplumsal kurallar arasındaki çatışmadan kaynaklanmaktadır
Davranışsal Yaklaşım:
Davranışsal yaklaşım, tamamen insanların gözlenebilir hareket ve davranışlarına ve bunların nasıl öğrenildiğine yoğunlaşır. Watson ve Skinner’ın perspektifine dayanan bu yaklaşım, psikolojinin insan zihni içinde geçen ve gözlemlenemeyen süreçlere değil, objektif olarak gözlenebilen davranışlara odaklanmasını savunur.
İnsancıl Yaklaşım:
Biyolojik, bilişsel ve davranışsal yaklaşımlardan farklı olarak, insancıl yaklaşım çerçevesinde insan davranışları biyolojik etkenler, zihinsel süreçler ve çevreden öğrenilenlerin değil, her insanın kendine has dünyayı algılayış şekliyle ilişkilendirilir. Bu perspektifin temelleri, Rogers ve Maslow’un çalışmalarına dayanmaktadır.
Bilişsel Yaklaşım:
Bilişsel yaklaşım, yalnızca gözlemlenebilir davranışlara odaklanan davranışsal yaklaşı mın tam aksine, insanların zihinlerinde olup biten ve direk olarak gözlemlenemeyen süreçlerle ilgilenir.
Sosyokültürel Yaklaşım:
Sosyokültürel yaklaşım, sosyal ve kültürel etkilerin insan davranışlarına olan önemli etkisine yoğunlaşır. Bu yaklaşıma göre, insan davranışlarını açıklarken sosyal ve kültürel çevrenin etkisini değerlendirmek büyük önem taşımaktadır. Bu perspektif, genetik ve biyolojik faktörlerin yanı sıra, sosyokültürel etkenlerin insanların tutum ve davranışlarının oluşmasında etkili olduğu düşüncesine dayanır.
Eklektisizm:
Psikologlar çalışmalarını yalnızca tek bir yaklaşımla sınırlandırmak zorunda değildir. Günümüzde psikologlar, önceki bölümde açıklandığı gibi, insanların düşünce ve davranışlarını birçok farklı yaklaşımdan incelemekte ve açıklamaya çalışmaktadır. Eklektisizm, insan davranışlarını açıklarken birçok yaklaşımı harmanlamak anlamına gelir.