Osmanlı Modernleşmesinde Genç Osmanlılar
Osmanlı Devleti için 19. yüzyıl İlber Ortaylı’nın ifadesiyle “İmparatorluğun en uzun yüzyıldır”. Toprak kayıplarının yarattığı travma ve bozulan iktisadi ve askeri düzenin toplumsal ve siyasal sonuçları devlet bürokrasisini reform yapma konusunda harekete geçirmiştir. 1839’da Tanzimat’ın ilanı ile başlayan ve 1856 yılında Islahat Fermanı ile devam eden süreç, devletin siyasal ve hukuksal mecrada reforma tabi tutulması ile sonuçlanmıştır. Bunun ötesinde doğrudan gündelik yaşamı ilgilendiren bir dizi yenilik hayata geçirilmiştir. 1839-1865 yılları arasında yeni kanunlar ihdas edilmiş, yeni okullar açılmış ve bu okullardan yetişen reformist bir genç kuşak entelektüel çevreye ve devletin bürokratik yapısına dahil olmuştur.
Yeni Osmanlılar olarak tarif edilen kuşak Şerif Mardin’in dikkatimizi çektiği üzere Tanzimat’ın “yeni”sini olumlu bulan ancak bazı eleştirileri yöneltmekten de çekinmeyen bir kuşaktır. Ancak şunu belirtmek gerekir Yeni Osmanlılar siyasal ve ideolojik olarak kendi içinde bütünlük arz eden bir grup değildir. Hedefleri ve beklentileri açısında da homojen bir grup olarak değerlendirilemezler. Yeni Osmanlılar denildiğinde ilk akla gelen isimler Şinasi, Namık Kemal, Ali Suavi ve Ziya Paşa’dır. Dört isim de kendilerinden önce başlatılan reform sürecinin içinde yer almışlar fakat bu sürece dair eleştiriler yöneltmişlerdir. Reform sürecinin “taklit” olmaktan çıkarılması gerektiğini ve toplumun kendine özgü dinamikleri göz önünde bulundurularak yeniden tanımlanması gerektiğini savunmuşlardır. Yeni Osmanlılar, liberal romantizmden etkilenmiş bir grup aydın olarak Osmanlı fikir hayatına yeni kavramlar kazandırmışlardı.
Anayasacılık ve Osmanlılık fikirlerinin tarihsel izini sürdüğümüzde karşımıza Yeni Osmanlılar çıkar. Özellikle modern anlamıyla vatan düşüncesinin gelişiminde Yeni Osmanlıların bilhassa da Namık Kemal’in büyük etkisi söz konusudur. Yeni Osmanlılar 1867’de resmi makamlarla aralarında anlaşmazlıklar belirdiğinde Mustafa Fazıl Paşa’dan aldıkları özel davet sonrasında bir süreliğine ülkeden ayrılmışlardır. Bu grupta en dikkat çekici isim şüphesiz Namık Kemal’dir. Ali Suavi ve Ziya Paşa da bu dönemde kafileye katılanlar arasındadır. Avrupa’da Yeni Osmanlılar adına çıkan ilk gazete Londra’daki Muhbir’dir. Ancak bu yayın mecrasının Yeni Osmanlıların fikirlerini anlatmakta yetersiz olduğu anlaşılınca 1868’de Hürriyet adlı bir başka yayın ortaya çıkmıştır. Yeni Osmanlıların
önde gelenleri 1871’de yurda geri dönmüştür. Namık Kemal dönüşünde de siyaset, Osmanlılık ve kültür üzerine yazmayı sürdürmüştür. Sultan Abdülaziz’in tahtan indirilmesi sonrasında Namık Kemal ve Ziya Paşa yeni anayasa üzerinde bir süre çalışmıştır. V. Murat yerine tahta geçen II. Abdülhamit’in ilk döneminde bu konuda zorluklarla karşılaşmışlardır.
Yeni Osmanlılar için anayasanın bir amaç değil de devletin kurtarılması için bir araç olarak görüldüğünü belirtmeliyiz. Anayasanın Batı’dan kopya edilecek bir metin değil; Osmanlı coğrafyasının taleplerine karşılık gelecek bir çerçeve olması gerektiğini düşünmüşlerdir. Genel hatları ile şunları söylemek mümkündür. Yeni Osmanlıların gündeme getirdiği düşünceler 1876 Anayasacılığı ve parlamenter arayışlar için önemli ilham kaynakları olmuştur. Hatta 1876 Anayasası rafa kaldırıldıktan sonra dahi Yeni Osmanlıların düşünsel etkileri devam etmiştir.