1. Anasayfa
  2. Tarih

İkinci Meşrutiyetin İlanı ve Siyasette Yeni Dönem

İkinci Meşrutiyetin İlanı ve Siyasette Yeni Dönem
0

İkinci Meşrutiyetin İlanı ve Siyasette Yeni Dönem

İkinci Meşrutiyet’in ilanına giden süreçte İttihat ve Terakki’nin Makedonya’da kurmuş olduğu örgütlenme birinci dereceden etkilidir. Mektepli subaylar arasında çokça taraftar bulan İttihat ve Terakki, Rusya ile İngiltere arasındaki diplomatik gelişmelerin Makedonya’nın kaybında etkili olacağını düşünmüş ve harekete geçmiştir. İttihat ve Terakki’nin hareketi bir isyan biçimine dönüştürmesi ve İstanbul’un bu isyanı bastıramaması İkinci Meşrutiyet’e giden kapıyı sonuna kadar açmıştır. İttihat ve Terakki’ye bağlı ordu birliklerinin katılımıyla büyüyen hareket neticesinde 23 Temmuz 1908’de Manastır’da Meşrutiyet ilan edilmiştir. Balkanların birçok yerinde yükselen talepler ve bunları durdurmanın imkânsızlığı karşısında II. Abdülhamit de meşrutiyeti ilana mecbur kalmıştır.

1908, Osmanlı Devleti’nde siyasal ve toplumsal açıdan büyük değişimlerin yılıdır. II. Meşrutiyet’in ilânı sonrasında, kısmen “tebaadan vatandaşlığa geçiş” olarak nitelendirilebilecek politik bir aşamaya gelinmiştir. Tarık Zafer Tunaya’nın belirttiği gibi, “siyaset yapan fertler artmış” ve “iktidara iştirak etme” hevesi ve kanalları eskisine nazaran görece çoğalmıştır. II. Meşrutiyet’in ilanı, ülkenin genelinde en çok da Balkanlarda coşku ile karşılanmıştır. Zor günlerin ve baskının biteceğine dair umudun yükselişi, özgürlüklere kavuşmanın verdiği heyecan 1908’e damgasını vurmuştur. Gerçekten de 1908-1909 arası Osmanlı Devleti’nde eşi benzeri daha önce görülmemiş düzeyde fikri özgürlük ortamı yeşermiş; feministlerden liberallere ve sosyalistlere uzanan geniş bir yelpazede yeni yayınlar ve tartışmalar entelektüel yaşama katılmıştır. Örgütlenme düzeyinde yaşanan çeşitlenme ise demokratik bir zeminin oluşma potansiyelini işaret etmiştir.

Meşrutiyetin ilanını takiben Osmanlı Devleti’nde sayıları çok fazla olmayan işçilerin de kendi arzu ve taleplerini merkezi idareye duyurmaya çalıştıklarına şahit olunmuştur. Ücret artışı talebinde bulunan işçiler, talepleri yerine getirilmeyince örgütlenmiş ve grev yapmıştır. Grevlerin çoğalması karşısında hükûmet, greve gitmeyi zorlaştıran bir iş yasasını yürürlüğe koyarak işçi eylemlerinin önüne geçmeye çalışılmıştır. Bu durum yeni yönetimin sermaye ile çatışmadan uzak durmaya çalıştığı şeklinde yorumlanmıştır.

II. Meşrutiyetin ilanından sonra II. Abdülhamit’e muhalefet ettikleri için sürgünde olan isimler birbir ülkeye geri dönmeye başlamıştır. Sürgündeki muhalifler, İttihat ve Terakki’nin özellikle Anadolu’daki örgütlenmesinde rol alacaktır. Seçim sürecinde de bu kadronun faal olduğunu hatırlatmak gerekir. Meşrutiyetin ilanı ve muhaliflerin geri dönüşüne rağmen II. Abdülhamit tahtında oturmaya devam etmiştir. Çünkü II. Abdülhamit büyük ölçüde
meşrutiyetin ilanının kendisinin tasarrufu olduğu yönünde bir propagandayı başarıyla yürütmüştür. İttihat ve Terakki kadroları ise II. Abdülhamit’in bu politik taktiği üzerine onu tahtından indirecek kamuoyu desteğini bir çırpıda bulamamıştır.

Anayasanın yeniden yürürlüğe konması ve parlamento için seçimlerin yapılması uzun bir aradan sonra tartışma özgürlüğünün ve politik rekabetin yeniden canlanmasına katkıda bulunmuştur. Seçimlerde İttihat ve Terakki dışında ülkeye geri dönen Prens Sabahaddin’in partisi Osmanlı Ahrar Fırkası da yarışmıştır. Ancak henüz politik örgütlenmesini tamamlayamadığından seçimde kayda değer bir başarı elde edememiştir.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım
İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir